Wikipedia Ara

Arama sonuçları

1 Kasım 2015 Pazar

Yahya Kemal

Yahya Kemal Beyatlı

Yahya Kemal Beyatlı (2 Aralık 1884, Üsküp - 1 Kasım 1958, İstanbul), Türk şair, yazar, siyasetçi, diplomat. Doğum adı Ahmed Agâh’tır.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Şiirleri Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprülük görevi üstlenmiştir. Türk edebiyatı tarihi içinde "Dört Aruzcular"'dan biri olarak kabul edilir (Diğerleri Tevfik FikretMehmet Âkif Ersoy ve Ahmet Haşim'dir). Sağlığında Türk edebiyatının baş aktörleri arasında kabul edilmiş ancak hiç kitap yayımlamamış bir şairdir.
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde milletvekilliği ve bürokratlık gibi siyasi görevler üstlenmiştir.

Yaşam öyküsü[değiştir | kaynağı değiştir]

1884 yılında Üsküp'te dünyaya geldi. Annesi; ünlü divan şairi Leskofçalı Galip’in yeğeni Nakiye Hanım; babası dönemin Üsküp Belediye Başkanı İbrahim Naci Bey'dir. Asıl adı Ahmed Agâh’tır.
İlköğrenimini Üsküp'te gördü. 1897 yılında ailesiyle Selanik'e yerleşti. Annesinin veremden ölümü onu çok etkiledi. Babasının tekrar evlenmesi üzerine ailesinin yanından ayrılıp Üsküp’e döndüyse de kısa süre sonra Selanik'e geri döndü. “Esrar” takma adı ile şiirler yazdı.[1] Orta öğrenimine devam etmek üzere 1902 yılında İstanbul’a gönderildi. Galatasaray İdadisi veya Robert Kolej’de okuma imkanı bulamayınca Vefa Lisesi’ne kaydoldu ve 1902 kışını İstanbul’daki akrabalarının yanında geçirdi. Serveti Fünuncu “İrtika” ve “Malumat” adlı dergilerde, "Agah Kemal" mahlasıyla şiirler yazmaya başladı.
Okuduğu Fransızca romanların etkisi ve Jön Türkler’e duyduğu ilginin etkisiyle [2] 1903 yılında[3] II. Abdülhamit baskısı altındaki İstanbul’dan kaçarak Paris’e gitti. İstanbul’a 1912’de geri döndü.

Paris yılları[değiştir | kaynağı değiştir]

Paris yıllarında Ahmet RızaSami Paşazade SezaiMustafa Fazıl PaşaPrens SabahattinAbdullah CevdetAbdülhak Şinasi Hisar gibi Jön Türklerle tanıştı. Hiç dil bilmeden gittiği bu kentte hızlı bir şekilde Fransızca öğrendi. 1904 yılında Sorbonne Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi bölümüne kaydoldu. Okulda ders veren tarihçi Albert Sorel’den etkilendi.
Okul hayatı boyunca derslerinin yanı sıra tiyatro ile ilgilendi; kütüphanelerde tarih hakkında araştırmalar yaptı; Fransız şairlerin kitaplarını inceledi. Tarih alanındaki incelemeleri sonucu 1071 yılındaki Malazgirt Muharebesi'nin Türk tarihinin başlangıcı sayılması gerektiği görüşüne vardı. Araştırmaları ve sosyal etkinlikleri derslere zaman ayırmasını ve sınavlarda başarılı olmasını engelleyince bölüm değiştirerek Edebiyat Fakültesi’ne geçti ancak bu bölümden de mezun olamadı. Paris’te geçirdiği dokuz yılda tarih bakışı, şairliği, kişiliği gelişti[2].

İstanbul’a dönüşü[değiştir | kaynağı değiştir]

1913 yılında İstanbul'a döndü. Darüşşafaka İdadisi’nde tarih ve edebiyat öğretmenliği yaptı; bir süre Medresetü'l-Vaizin'de uygarlık tarihi dersi verdi. Bu yıllarda Üsküp ve Rumeli’nin Osmanlı Devleti’nin elinden çıkması onu derinden üzdü.
Ziya GökalpTevfik FikretYakup Kadri gibi şahsiyetlerle tanıştı. 1916’da Ziya Gökalp’in tavsiyesi ile Darülfünun’a Medeniyet Tarihi müderrisi olarak girdi. Sonraki yıllarda Garp Edebiyatı Tarihi, Türk Edebiyatı Tarihi derslerini de okuttu.[2] Hayatının sonuna kadar çok yakın dostu olarak kalan Ahmet Hamdi Tanpınar, onun Darülfünun’da öğrencisi oldu.
Bir yandan da yazın faaliyetlerini sürdüren Yahya Kemal; Türk dili, Türk tarihi konularında gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Peyam gazetesinde, "Süleyman Nadi" mahlasıyla, "Çamlar Altında Muhasebe" başlığı altında yazılar kaleme aldı. 1910’dan beri yazmakta olduğu şiirlerini ilk defa 1918 yılında “Yeni Mecmua” adlı dergide yayımladı; Türk edebiyatının baş aktörleri arasına girdi.[1]

Dergah dergisi[değiştir | kaynağı değiştir]

Mondros Mütarekesi’nin ardından gençleri etrafında toplayarak “Dergâh” adlı bir dergi kurdu. Dergi kadrosunda Ahmet Hamdi TanpınarNurullah AtaçAhmet Kutsi Tecer,Abdülhak Şinasi Hisar gibi isimler yer almıştır. Yahya Kemal’in yakından ilgilendiği bu dergide yayınlanan tek şiiri "Ses Manzumesi”dir. Ancak dergi için pek çok düzyazı kaleme alan yazar; bu yazılarla Anadolu’da devam eden Milli Mücadele’ye destek vermiş ve İstanbul’da Kuvay-ı Milliye ruhunu canlı tutmaya çalışmıştır.[4]. Benzer yazıları İlerive Tevhid-i Efkar gazetelerinde de sürekli yayınlandı.

Mustafa Kemal ile tanışma[değiştir | kaynağı değiştir]

Yahya Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın Türklerin zaferi ile sonuçlanmasının ardından İzmir’den Bursa’ya gelen Mustafa Kemal’i tebrik için Darülfünun tarafından gönderilen heyette yer almıştı. Bursa’dan Ankara’ya giderken Mustafa Kemal’e eşlik etti; ondan Ankara’ya gelmesi için davet aldı.
19 Eylül 1922’de Darülfünun Edebiyat Medresesi’nin müderrisler toplantısında Mustafa Kemal’e fahri doktorluk unvanı verilmesini teklif eden Yahya Kemal’in bu teklifi oybirliği ile kabul edildi.[5]

Ankara yılları[değiştir | kaynağı değiştir]

1922’de Ankara’ya giden Yahya Kemal, Hakimiyet-i Milliye gazetesinde başyazarlık yaptı. O yıl, Lozan görüşmelerinde Türk heyetine danışman atandı. 1923'te Lozan’dan döndükten sonra II. Dönem TBMM’ye Urfa milletvekili olarak seçildi. Milletvekilliği 1926’ya kadar devam etti.

Diplomatik görevleri[değiştir | kaynağı değiştir]

1926’da İbrahim Tali Öngören’in yerine Varşova’ya elçi olarak atandı. 1930’da Lizbon büyükelçisi olarak Portekiz’e gitti. İspanya Orta Elçiliği görevi de kendisine verildi. Madrid’de görev yapan ikinci edebiyatçı sefir oldu (ilk, Samipaşazade Sezai’dir). İspanya Kralı XIII. Alfonso ile yakın dostluk kurdu.[2] 1932’de Madrid elçiliğindeki görevine son verildi.

Yeniden TBMM’ye girişi[değiştir | kaynağı değiştir]

İlk defa 1923-1926 arasında Urfa milletvekili olarak görev yapan Yahya Kemal, 1933 yılında Madrid’deki diplomatik görevinden döndükten sonra milletvekili seçimlerine girdi. 1934 yılında Yozgat milletvekili oldu. O yıl çıkan Soyadı Kanunu’ndan sonra “Beyatlı” soyadını aldı. Ertesi seçim döneminde Tekirdağ milletvekili olarak meclise girdi. 1943’te İstanbul’dan milletvekili seçildi. Milletvekilliği döneminde Ankara Palas'ta yaşadı.[6]

Pakistan elçiliği[değiştir | kaynağı değiştir]

Yahya Kemal, 1946 seçimlerinde meclise giremedi ve bağımsızlığını yeni ilan etmiş Pakistan'a 1947’de büyükelçi olarak atandı. Yaş haddinden emekli oluncaya kadar Karaçi'de elçilik görevini sürdürdü. 1949’da yurda döndü.

Emeklilik yılları[değiştir | kaynağı değiştir]

Emekli olduktan sonra İzmir, Bursa, Kayseri, Malatya, Adana, Mersin ve civarını ziyaret etti. Atina, Kahire, Beyrut, Şam, Trablusşam gezilerine çıktı[6] İstanbul’da Park Otel’e yerleşti ve ömrünün sonuna kadar bu otelde yaşadı. 1949’da kendisine “İnönü Armağanı” verildi.
1956 yılında Hürriyet gazetesi her hafta bir şiirine yer vererek tüm şiirlerini yayımlamaya başladı.
Yakalandığı bir çeşit bağırsak iltihabı nedeniyle tedavi için 1957’de Paris'e gitti.[1] Bir yıl sonra 1 Kasım 1958'de Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Cenazesi Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.

Ölümünden sonra[değiştir | kaynağı değiştir]

Yahya Kemal'in sağlığında hiçbir kitabı yayımlanmamıştır, onun vefâtından sonra açılan 'Yahya Kemal Enstitüsü; şairin, edebiyat tarihçisi Nihad Sami Banarlı tarafından derlenen eserlerini yayınlamıştır.
1961 yılında Divanyolu, Çarşıkapı’da yer alan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi'nde Yahya Kemal Müzesi açıldı.
1968 yılında Hüseyin Gezer tarafından yapılan bir heykeli İstanbul’daki Maçka Parkı’na yerleştirildi.

Edebi anlayışı[değiştir | kaynağı değiştir]

Divan Şiiriyle batı şiirini ustalıkla kaynaştıran bir isimdir. Saf şiir anlayışına bağlı kalmıştır. Aruzu Türkçe'ye ustalıkla uygulamıştır. Hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri Ok'tur. "Beyaz Lisan" anlayışını (Yapmacıksız olmasına özen gösterilmiş, doğal ve samimi anlamlar içeren kelimelerle şiir yazılması) savunmuştur. Parnasizmin Türk edebiyatındaki temsilcisidir. Hiç kitap yayınlamamış; "esersiz şair" olarak nitelendirilmiştir.

Kitapları[değiştir | kaynağı değiştir]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder