Wikipedia Ara

Arama sonuçları

14 Kasım 2015 Cumartesi

Galileo Galilei

Galileo Hakkında

Galileo Galilei (d. 15 Şubat 1564 – ö. 8 Ocak 1642), İtalyan fizikçimatematikçigökbilimci ve filozof.

Galileo Galilei Giusto Sustermanstarafından çizilmiş portresi.
Galileo hem yüzyıllardır hakim olan Aristoteles akımından, hem de Kutsal Kitap'tan şüphe duyarak Orta Çağ'daki bilim anlayışında devrim yaratmıştır.[1] İtalya'nın Pisa kentinde dünyaya gelen Galileo, ilk önce tıp eğitimine başlamış, sonra ilgisi matematik ve felsefeye dönmüştür. 25 yaşında Matematik profesörü olan Galileo, genç yaşlarından itibaren hareket hakkında kendi başınadeneyler yapmaya başlamıştır.[kaynak belirtilmeli] 1609'da yapılmış basit bir teleskoptan ilham alarak daha üstün teleskoplar geliştirmiş ve uzay hakkında daha önce hiç yapılamamış gözlemler yapmıştır.
Galileo, kendisinden önce Copernicus'un öne sürdüğü güneş merkezli evren kuramını benimsemiş ve bu nedenle Vatikan kilisesitarafından iki defa yargılanmıştır. Kilise dünya merkezli bir evren anlayışını savunuyordu ve Copernicus teorisini dine aykırı buluyordu. 1614'te ilk mahkemesinde görüşlerini yayması ve öğretmesi yasaklanmış, 1632'de yazdığı bir kitap nedeniyle yargılanması sonucu ömür boyu ev hapsine mahkûm edilmiştir. Bu olaylar nedeniyle Galileo tarihte bilim ve din çatışmasının bir sembolü haline gelmiştir.

Arşimet

Arşimet Hakkında

Antik dünyanın ilk ve en büyük bilim adamı olarak kabul edilir. Hidrostatiğin ve mekaniğin temelini atmıştır.
Bir hamamda yıkanırken bulduğu iddia edilen suyun kaldırma kuvveti bilime en çok bilinen katkısıdır. Bu kuvvet cismin batanhacmi, içinde bulunduğu sıvının yoğunluğu ve yerçekimi ivmesinin çarpımına eşittir. Ayrıca, pek çok matematik tarihçisine göreintegral hesabın kaynağı da Arşimet'tir.

Yaşamı[değiştir | kaynağı değiştir]

MÖ 287 yılında Sicilya'da dünyaya geldi. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur.[1] Sandreckoner kitabında bizzat Arşimet’in paylaştığı bilgiye göre babası astronom Phidias’tır.[2] Kimi kaynaklara göre soylu bir aileden gelmişti; babası Siraküza Kralı Hiero’nun arkadaşı veya akrabası idi.

Aristoteles(Aristo)

Aristoteles Hakkında

Aristoteles ya da kısaca Aristo[2] (Yunanca: Ἀριστοτέλης Aristotelēs; Eski Yunanca /aristoˈtelɛːs/; Yeni Yunanca /ˌaris̩toˈteʎis̩/) (MÖ 384 – 7 Mart MÖ 322Antik Yunan filozofPlaton ile Batı düşüncesinin en önemli iki filozofundan biri sayılır. Fizik,gökbilim, ilk felsefe, zoolojimantıksiyaset ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiştir.
Aritoteles adının Türk Dil Kurumu'nun yabancı özel adların yazılışı kuralına göre Arapça ve Farsça eserlerden yapılan çeviriler ile Türkçeye yerleştiği[kaynak belirtilmeli] Aristo şeklinde yazılması önerilse de[3] her iki ad da Türkçe akademik kaynaklarda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Aristoteles
Aristoteles büstü
Tam adıAristoteles
DoğumuMÖ 384[1]
Stagira[1]
ÖlümüMÖ 322[1]
Halkis[1]
ÇağıAntik Çağ felsefesi
BölgesiBatı felsefesi
OkuluPeri pathos
Aristotelesçilik
İlgi alanlarıfizikmetafizikşiirtiyatromüzik,retorikpolitikahükûmetetikbiyoloji,zooloji
Önemli fikirleriMantık

Fizik ve Alt Dalları

Fizik ve Alt Dalları Hakkında

İnsanoğlunun yakın çevresinden başlayarak etrafında gerçekleşmekte olan olayları merak etmesi, yaşamlarını ve sağlıklarını etkileyen olaylar, gökyüzünde gördükleri güneş ve yıldızlar, çevrelerindeki diğer tabiat olayları ilgisini çekmiştir. Buda ilk bilimsel çalışmaların bu alanlarda oluşmasına neden olmuştur. Böylece tıp, fizik ve astronomi gibibilim dalları ortaya çıkmıştır. Bilimsel çalışmalar evrenin sınırları bile tahmin edilemeyen bir çalışma alanına sahip olduğunu ortaya koymuştur. Çevreye duyulan merak, olayların sebeplerinin araştırılması, fizik, astronomi, matematik, tıp, biyoloji, gibi bir çok bilim dalının doğmasına neden olmuştur. 

Lale Devri

Lale Devri Hakkında

Lâle Devri, (Osmanlı Türkçesi: لاله دورى) Osmanlı Devleti'nde, 1718 yılında Avusturyaile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlayıp, 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanı ile sona eren dönemdir.[1] Bu dönemin padişahı III. Ahmet, sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dır. "Zevk ve sefâ" devri olarak bilinir. Adını, o dönemde İstanbul'da yetiştirilen ve zamanla ünü dünyaya yayılan lale çiçeklerinden aldığı doğru bir söylem değildir. Bu dönem Osmanlı İmparatorluğunun hiç bir devrinde Lale Devri olarak anılmamıştır. Yahya Kemal samimi arkadaşı Ahmet Refik Altınay ile bir sohbeti sırasında, III. Ahmed'in Veziri Azamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile beraber 1718~1730 yılları arasında yaptıkları, Osmanlı İmparatorluğundaki yaşam biçimini değiştirme etkinliklerini Lale Devri olarak tanımlar. Ahmet Refik'de bu dönemi anlatan kitabına Lale Devri (istanbul 1331/1913 Muhtar Halit Kitabhanesi) ismini verir ve bir süre sonra bu dönem Lale Devri olarak anılmaya başlar.

Taş Devri

Taş Devri Hakkında

Taş Devriinsanın ortaya çıkışı ve taştan araçlar yapmasından başlayarak kalkolitiğin sonuna kadar geçen tarih öncesi dönemdir.

Paleolitik Çağ[değiştir | kaynağı değiştir]

Paleolitik Çağtarihöncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu (insanlık tarihinin %99'u) ve Buzul Çağlarının kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, M.Ö. yaklaşık 10.000 yıl öncesinde Neolitik Çağ'ın başlamasına kadar süren arkeolojik çağdır. Bu çağda çaytaşıçakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi doğal maddelerden besinleri pişirmeye ve ısınmaya başlanmıştır. Mağara ve kaya sığınaklarının duvarlarına çizilen resimler yine bu çağın belirgin özelliklerindendir.
Paleolitik AltOrta ve Üst olmak üzere üç alt döneme ayrılmıştır.

Mineral

Mineral Hakkında

Mineral doğal şekilde oluşan, homojen, belirli kimyasal bileşime sahip inorganik kristalleşmiş katı bir maddedir. Buna göre minerallerin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
  1. Doğal olarak oluşur.
  2. Herhangi bir parçası bütününün özelliklerini taşır.
  3. Belirli bir kimyasal formülü vardır.
  4. Katı halde olup nadiren sıvıdır.
  5. İnorganiktir.
Mineralojinin konusu doğal şekilde oluşan maddeleri ihtiva ettiği için bu bakımdan sınırlandırılmıştır. Teknolojinin ilerlemesiyle laboratuvarlarda sentetik olarak elde edilen kimyasal bileşikler mineral sayılmazlar. Bu yapay bileşikler halindeki katı maddelere doğada tabii halde rastlanmaz. Dolayısıyla da doğal şartlarda oluşturulamazlar. Bu tür katı maddelere "yapay mineraller" adı verilebilir. Bu tür yapay mineraller de, tabii minerallerde olduğu gibi benzer kristal iç yapılarına sahiptir.

Asit-Baz

Asit-Baz Hakkında

Asitler, çözeltiye Hidrojen iyonu bırakan bileşiklerdir. Bütün asitler hidrojen
(H+) içerir. Genelde;
1- Ekşi bir tada sahiptirler.

2- İndikatörlerin rengini değiştirirler. (Asitler litmus kağıdını kırmızıya
çevirirler).

3- Bazlarla reaksiyona girdiklerinde tuz ve su oluştururlar. Bundan başka çok
çeşitlilik gösteren başka özellikleri de bulunur. Bu spesifik özellikler, anyon
muhtevası ve ayrılmamış molekülerden dolayı olur. Çeşitli asitlerin molekülleri,
çözeltiye farklı miktarda serbest Hidrojen bırakma eğilimindedirler.
Hidroklorik asit (güçlü asit)
HCI H + CI –
Asetik asit (zayıf asit)

Su

Su'yun Kimyasal ve Fiziksel Özellikleri Hakkında

Su dünya üzerindeki en mucizevi maddedir. Kimyasal formülü H2O’dur; yani iki hidrojen ve bir oksijen atomundan meydana gelmiştir. Saf su renksiz, kokusuz ve tatsızdır. Dünya yüzeyinin %71’i sularla kaplı olup geri kalanını da karalar oluşturur.
Suyun Özellikleri
  • Su 0 °C ‘nin altında donar, 100 °C ‘nin üzerindeki sıcaklıkta ise buhar haline dönüşür, 0 ile 100 °C arasında ise sıvı haldedir.
  • Su, üçlü noktası olarak bilinen 273.16 kelvin(0,01 °C) sıcaklık değerine tekabül eden durumda sıvı, katı ve gaz halde dengede bulunabilir. Bu diğer maddelerin sıvı hallerinin sahip olmadığı önemli bir özelliktir.

13 Kasım 2015 Cuma

Cabir Bin Hayyan

Cabir Bin Hayyan (721 – 805)
Ortaçağ kimyasının en büyük ismi olan Cabir Bin Hayyan bir Türk bilginidir. Atom bombası fikrinin ilk mucidi ve modern kimyanın babası olarak tarihe geçmiştir. Tarih boyunca bir çok bilgin meşhur olabilmek için kitaplarında hep ona atıfta bulunmuşlardır. 
Cabir, Horasan’ın başkenti olan Tus’da doğdu. Küçük yaşta iken ailesiyle beraber Kufe şehrine yerleşti. Emevi veliahtı Halit Bin Yezid ve Cafer–i Sadık’tan dersler aldı. Tıp dahil bütün müsbet ilimleri öğrendi. Kısa zamanda büyük başarılar gösterince Abbasi Halifesi Harun Reşit onu Harran üniversitesinin Fizik–Kimya profesörlüğüne atadı. Çok kısa bir süre sonunda da üniversitenin rektörlüğüne getirildi. 
Cabir Bin Hayyan’ın irili ufaklı yaklaşık 2000 tane eseri olduğu rivayet edilmektedir. Kendisinden yaklaşık bin sene sonra gelecek Enrico Fermi ve Einstein gibi bir çok ünlü Avrupalı bilim adamlarının üzerinde yıllarca kafa yordukları atom ve yapısı hakkında daha o zamandan uğraşmış ve atomun parçalanabileceğini kitaplarında uzun uzun anlatmıştır. Bu konuda Hayyan şunları söylemiştir;“Maddenin en küçük parçası olan atomda yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanınca da öylesine bir güç (enerji) meydana gelir ki, Bağdat’ın altını üstüne getirebilir”. 
Ömrünü ilme adamış olan Cabir bin Hayyan' ın eserlerinin sayısını kaynaklar 500-1000 arasında kaydetmektedir.Bu eserlerin 112'si uygulamalı fizik ve kimya, 70'i teorik kimya, 144'ü fizik ve kimya ile izah edilemeyen güçlere aittir.

ESERLERİ

Kitab-ül Ahcar, Kitab-ı Müktesap fi Sinaat-iz Zehep, El-Halis, El-Kamer,Eş-şems, El-Vasiyye, El-Hudud, kimya ile ilgili Cabir bin Hayyan' ın sadece birkaç kitabıdır.

8 Kasım 2015 Pazar

Galatasaray SK

Galatasaray SK Hakkında

Kuruluşu

Ali Sami Yen
1 Ekim 1905'te, Mekteb-i Sultani'de Mehmet Ata Bey'in dersi sırasında arkadaşlarıyla konuşan Ali Sami Yen, bir futbol kulübü kurmaya karar verir. Asım SonumutReşat ŞirvaniRefik Cevdet KalpakçıoğluAbidin Daver ve Kamil Ulus Bey'in de ortaklığıyla;Refik Cevdet Kalpakçıoğlu asbaşkanlığında Galatasaray Spor Kulübü kurulur.
Bu dönemde oyunculardan her hafta birer kuruş toplanır, başkan Ali Sami Yen de futbol topuyla ilgilenirdi. Hatta domuz yağı ile temizlenen futbol topu hasar görünce; Ali Sami Yen ayakkabasının bir parçasını keserek yama yapmıştır.

4 Kasım 2015 Çarşamba

Fizikçiler

Fizikçiler Hakkında

A

Kimyagerler

Kimyagerler Hakkında

Kimyager (Kimya bilimci), Üniversitelerin Fen Fakülteleri'nin Kimya Lisans Bölümlerinden mezun olan; organik kimyaanorganik kimyaanalitik kimyabiyokimya, fizikokimya gibi kimya bilimi konularında ileri düzeyde eğitim alan kimya bilimcilerdir. Araştırma geliştirme, kalite kontrol, kalite güvence, üretim, teknik yönetim, sorumlu müdürlük başlıca çalışma sahalarıdır.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, Eczacıbaşı'nın kurucusu Nejat EczacıbaşıAlfred NobelRobert BoyleLouis PasteurLinus Pauling, Türkiye'den ve dünyadan bazı ünlü kimyagerlerdir.
Çoğu ilaç ve kimyasalı, bulan, sentezleyen ve üreten diğer ünlü kimyagerlerden bazıları şunlardır;

A[değiştir | kaynağı değiştir]

Kimya

Kimya Hakkında

Kimyamaddenin yapısını, özelliklerini, bileşimini, etkileşimlerinitepkimelerini araştıran ve uygulayan bilim dalıdır.[1][2] Kimya bilimi daha kapsamlı bir ifadeyle, maddelerin özellikleriyle, maddelerin sınıflandırılmasıyla, atomlarlaatom teorisiylekimyasal bileşiklerlekimyasal tepkimelerlemaddenin hâlleriyleMoleküller arası ve moleküller kuvvetlerle, kimyasal bağlarlatepkime kinetiğiyle ve kimyasal dengenin prensipleriyle ve benzeri konularla ilgilenir. Kimya'nın ana alt bilim dalları, analitikanorganik,organik kimya fizikokimya ve biyokimyadır.

3 Kasım 2015 Salı

Miryokefalon Muharebesi

Miryokefalon Muharebesi Hakkında

Miryokefalon(Myriokephalon) Muharebesi (Türkçe adlandırması: Düzbel Savaşı[4]Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan ile Bizans imparatoru I. Manuel Komnenos arasında, Denizli Çivril Düzbel geçidi yakınlarında Miryokefalon'da (Myriokephalon) yapılan savaş. Anadolu'da Türk hakimiyetinin kabul edildiği savaştır.

Geri plan[değiştir | kaynağı değiştir]

Zengi Hanedanının Suriye ve Musul hükümdarı Atabeg Nureddin Mahmud Zengi'nin ölümü üzerine (1174), büyük bir rakipten kurtulan II. Kılıç Arslan, ertesi yıl, Sivas ve Tokat bölgelerine hâkim olan Danişmendli Beyliğine son verdi.
Manuel, Papaya bir mektup yazarak, zamanın yeni bir Haçlı seferi için elverişli olduğunu ve "Anadolu'dan geçen yolun artık güven altına alınacağını" bildirdi.
Bizans İmparatoru I. Manuel Komnenos Kilikya kıyı bölgelerini tekrar eline geçirmiş ve Haçlılardan tarafından kurulan Antakya Prensliği üzerinde Bizans hakimiyetinin kabul edilmesini sağlamıştı. Diğer taraftan Bizans sınırlarında özellikleEskişehir yörelerinde yoğun bir şekilde çoğalan TürkmenlerinDenizliKırkağaçBergama ve Edremit'e değin Bizansyörelerine akınlarda bulunmaktaydılar ve bu akınları önlemek istemekteydi. 1174'de Halep emiri Nureddin Zengi ölmüş ve yerine geçen Selahaddin eli altında bulunan arazilerin kuzeyindeki gelişmelerden gözünü çekmiş hedefini Mısırüzerine odaklandırmıştı. Bu gelişmelerden haberdar olan I. Manuel Anadolu Selçuklularının bir güçlü taraftarın desteğinden mahrum kaldığını düşünmekteydi.

Haçlı Seferleri

Haçlı Seferleri Hakkında

Haçlı Seferleri ya da Haçlı Akınları, 1095-1272 yılları arasında, Avrupalı Katolik HristiyanlarınPapa'nın talebi ve çeşitli vaatleri üzerine, genellikle Müslümanların elindeki Ortadoğu toprakları (Kutsal Topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri akınlar.

Gelişimi[değiştir | kaynağı değiştir]

Haçlı Seferi Düşüncesinin Doğuşu[değiştir | kaynağı değiştir]

Haçlı Seferleri’nin fikir babası aslında İspanya ve Portekiz’den Müslümanların atılması için başlatılan "Reconquista (Yeniden Fetih)" hareketidir. Müslümanlar İspanya ve Sicilya’da hakimiyet kurmuşlardı. İber yarımadasında bulunanHıristiyan krallıklar ortak düşman Müslümanların elindeki şehirleri almak için başlattıkları hareket 9. yy’dan 15. yüzyılın sonuna kadar sürmüştür.[1]
Aslında 1086 yılında Papa VII. Gregorius Doğu’ya bir haçlı seferi yapma düşüncesindeydi fakat bu halefi II. Urbanus’a nasip olacaktı. 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu bir Türk akınına uğramıştı ve Selçuklu Türkleri güçlü bir hakimiyet kurmuşlardı. Suriye ve Filistin’i dahi ele geçiren Türkleri Hıristiyan dünyası tedirginlikle izlemekteydi. Politik başarıları ile bilinen Bizans imparatoru I. Aleksios Komnenos Türkler’e karşı Papa’dan yardım istedi. Papa bu talebi kabul etti fakat onun amacı Bizans’a yardımdan çok Doğu topraklarını ve Kudüs’ü ele geçirmek, Papalığın görüşlerini benimsemeyen "Heretik" Doğu Hıristiyanlarını kontrol altına almak ve Avrupa’nın içinde bulunduğu krizden kurtulmasını sağlamaktı.

Kurtuluş Savaşı'nda Görev Yapmış Yüksek Rütbeli Komutanlar

Türk Kurtuluş Savaşı'nda Görev Yapmış Yüksek Rütbeli Komutanlar ;

Kurtuluş Savaşı'na katılan yüksek rütbeli komutanların listesi:

İsmet İnönü

İsmet İnönü Hakkında

Mustafa İsmet İnönü (24 Eylül 1884, İzmir - 25 Aralık 1973, Ankara), Osmanlı döneminde albay, Türkiye dönemindeorgeneral[1] ve eski Genelkurmay Başkanı[2] olan, cumhuriyetin ilanından sonraki Türkiye'nin ilk başbakanı,[3] ikincicumhurbaşkanı[4][5] olan, İstiklal Madalyası sahibi asker ve siyasetçidir. Atatürk'ün vefatından sonra Genel Başkanı olunca, CHPKurultayı tarafından kendisine "Milli Şef" unvanı verilmiştir. Mevhibe Hanım'ın eşi, Ömer İnönüErdal İnönü ve Özden Toker'in babasıdır.
İnönü, Kurtuluş Savaşı'na katılmış ve Lozan Antlaşması'nı imzalamış, birçok defa başbakanlık görevini üstlenmiştir. 1925-1937 yılları arasında 12 yıllık kesintisiz başbakanlık süresi olmakla birlikte, toplam 16 yıl 4 ay ile Türkiye'de cumhuriyet tarihinin en uzun süreli başbakanlık yapmış kişisidir.

Yaşamının ilk yılları ve Osmanlı dönemi[değiştir | kaynağı değiştir]

1884 yılında İzmir'de Reşit Efendi ile Cevriye Temelli Hanım'ın ikinci oğulları olarak doğmuştur. Reşit Efendi aslen Bitlis'in tanınmış Kürt[7][8][9][10] ailelerinden Kürümoğulları ailesindendir. Reşit'in babası Abdülfettah Efendi Malatya'ya yerleşmiştir. Annesi Cevriye (1867-1959) ise aslen Razgrad'lı (Bulgaristan) olup babası Razgrad ulemasından Müderris Hasan Efendi 1870'li yıllarda İstanbul'a göç etmiştir. Cevriye ile Reşit 1880'de İstanbul'da evlenmişlerdir. İlk çocukları Ahmet Mithat (1882-1960) ve ikincisi İsmet'in dışında Hasan Rıza (ö.1972) ve Hayri Temelli adlı iki oğulları ve Seniha Okatan (ö.1964) adlı bir kız çocukları olmuştur.